ATO Başkanı Baran: Enflasyon düzeltmesi birçok mükellefi ilave vergi yüküyle karşı karşıya bırakacak
“Enflasyon Düzeltmesi, Enflasyon Muhasebesi Midir?” panelinin ikincisi ATO’nun organizasyonu, Ticaret Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) iş birliğinde ATO Meclis Salonu’nda gerçekleşti.
ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran’ın açılış konuşmasını yaptığı panelde Ankara Vergi Dairesi Başkanı Yüksel Duman, Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Turgut Bahadır, Ankara Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı Ali Şeref Acar, ATO Meclis ve Komite Üyeleri ile sektör temsilcileri yer aldı.
ATO tarafından nisan ayında aynı başlıkla yapılan ilk panelle ilgili bilgi veren ATO Başkanı Baran, toplantı sonrasında hazırlanan raporla enflasyon düzeltmesi uygulamasının avantajları, dezavantajları ve hukuki boyutları konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesinin amaçlandığını söyledi.
“Yüksek enflasyon: ‘Her şeyi yiyip tüketen bir canavara’ benziyor”
Enflasyon muhasebesi uygulamasının 2003 yılı sonunda vergi sistemine dahil edildiğini hatırlatan Baran, sistemin, bu yıl itibarıyla vergisel sonuç doğuracak şekilde uygulanacağını kaydetti. Yüksek enflasyonu ‘her şeyi yiyip tüketen bir canavara’ benzeten Baran, enflasyon nedeniyle artan fiyatlarla işletmelerin kar elde ediyormuş görüntüsü sergilediğini ancak gerçekte durumun öyle olmadığını ifade etti.
Baran, “Enflasyon nedeniyle yükselen fiyatlar işletmeleri kar ediyor gibi gösteriyor ancak bu sanal bir durum. Malınızı sattığınız fiyattan bile yerine koyamıyorsunuz. Bu durumda bırakın kar etmeyi, sermaye her geçen gün erimeye devam ediyor” dedi.
Türkiye’de enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürüldüğüne dikkat çeken Baran, “Alınan tedbirler de sonuç vermeye başladı. Enflasyonda ivmenin aşağı yöne çevrildiğini gördük. Ancak henüz ‘başardık’ diyecek noktada değiliz. Uygulanan para politikasının daraltıcı etkilerini de işletmelerimizde yaşıyoruz. Enflasyon, dolayısıyla da faizlerin yüksekliği zaten güçlü olmayan sermaye yapılarıyla faaliyet yürüten işletmelerimizin finansmana erişimini iyice güçleştiriyor ” diye konuştu.
“Enflasyon muhasebesinin işletmenin enflasyon karşısında mağdur olmasının önüne geçecek bir unsur olması bekleniyordu” diyen Baran, enflasyon düzeltmesi uygulaması ile sermayenin bir unsuru olan değerleme artışlarının mali kâr olarak vergilendirilmesinin, işletmeler için kazanmadığı paranın vergisini ödemek gibi bir sorun oluşturduğunu anlattı.
Verginin bir vatandaşlık görevi olduğunu vurgulayan Baran, şunları söyledi:
“Vergi bir vatandaşlık görevidir. Ödenen vergiler hizmet olarak vatandaşlara geri döner. Vergi devlete güç kazandırır, ekonomik büyümeyi, istihdamı teşvik eder. Bu nedenle uyumlu mükellef olmak, vergiyi zamanında ödemek çok kıymetli. Aynı şekilde mükellef odaklı çözüm üreten, mükellefin de haklarını gözeten, vergiyi adil bir şekilde toplayan, tabana yayan bir vergi sistemi de çok kıymetli. Geldiğimiz noktada, enflasyon düzeltmesinin birçok mükellefi ilave vergi yüküyle karşı karşıya bırakacağı görülüyor. Enflasyon düzeltmesi hesaplamalarıyla ortaya çıkacak farklardan dolayı mükelleflere ilave vergi çıkması, vergi adaletini zedeleyecek bir durumdur. Ekonominin ve vergi gelirlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak öncelikli konumuz olmalı ve enflasyon düzetmesinin vergisel bir sonuç doğurmadan, muhasebe işlemi olarak değerlendirilmesi ve öyle uygulanması sağlanmalıdır.”